LAODIKEIA

Kentin adı antik kaynaklarda daha çok “Lykos’un kıyısındaki Laodikeia” şeklinde geçmektedir. Diğer antik kaynaklara göre ise, kent MÖ 261-263 yılları arasında II. Antiokhos tarafından kurulmuş ve kente Antiokhos’un karısı Laodike’nin adı verilmiştir.

M.Ö. 130/129 yılında ise bölge tamamen Roma’ya (önce Cumhuriyet, sonra İmparatorluk) bağlanmıştır. Hıristiyanlığın ilk 7 kilisesinden birine sahip olan kent, Erken Bizans Dönemi’nde metropollük seviyesinde dini bir merkez haline gelmiştir. Kentteki büyük sanat eserlerinin MÖ 1. yüzyıla ait olduğu düşünülmektedir. Romalılar’da Laodikeia’ya özel bir önem vermişler ve Kıbyra (Gölhisar-Horzum) Conventus’unun merkezi yapmışlardır. İmparator Caracalla zamanında Laodikeia’da bir seri kaliteli sikke basılmıştır. Laodikeia halkının da katkılarıyla kentte çok sayıda anıtsal yapı yapılmıştır. Küçük Asia’nın 7 ünlü kilisesinden birinin bu kentte bulunması, Hıristiyanlığın burada ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. MS 60 yılında meydana gelen çok büyük bir deprem kenti yerle bir etmiştir.

Strabon’un bildirdiğine göre Leodikya, kuzguni siyah yününün yumuşaklığı ile ünlü bir tür koyun yetiştiriyordu. Yazar bu hayvanların Leodikyalılara büyük gelir sağladığını da anlatmaktadır. Kent ayrıca tanınmış bir tekstil endüstrisi geliştirmiştir. “Laodicean” olarak adlandırılan bir tür kumaştan Diocletianus fermanında söz edilmektedir. Leodikya’da yapılan ve “Trimita” adıyla bilinen tünikler o denli ünlüydü ki, kent “Trimitaria” olarak anılıyordu. Leodikya’daki kazılar 1961-1963 yılları arasında Kanada Quebec Laval Üniversitesi’nin araştırmacıları tarafından, Jean des Gagniers yönetiminde yapılmış ve çok ilginç bir çeşme yapısı bütünüyle ortaya çıkarılmıştır. Bu başarılı çalışmalar, özellikle çeşme yapısı üzerine çok iyi etüdler kapsayan bir bölümle birlikte yayımlanmıştır.

Loading...